13 Şubat 2009 Cuma

Ucuz duşakabin nasıl alınır

İstanbulda bulunan dengepen A.Ş banyolarınızı renklendirmeye devam ediyor renklli tasarımlar birbirinden güzel fayans seçenekleri ve gelip evinizde uyguluyorlar siz sadece renklerini seçmenız yeterli bu konuda oldukça titiz çalışıyorlar etraf hiç kirlenmiyor fiyarları ise olduk ucuz eğer banyonuzu yenıleyecekseniz dengependen şaşmayan derim ayrıca firma pimapen üretimi ve montajıda yapmakta ısıcam çiftcam yaptırarak evinizin ısınma masraflarını düşürebilirsiniz. banyonuza duşakabin yaptıracaksanız eğer dengependen şaşmayın derim temperli cam teknolojisi ile üretilen ve çelık alımınyum kasalarla oldukça şık duruyorlar

11 Şubat 2009 Çarşamba

Ya internet giderse

İki senedir ilk kez, İzmir’e doğru düzgün yağmur yağıyor. Barajlardaki su oranının neredeyse sıfıra inmesi, derken şehrin kuraklaşmasını falan düşünürken, ilaç gibi geldi bu yağmurlar. Tam da evde yorganı çekip, elde çayla bezme havasıdır” diye geyiğini bile yaptık yağmurun. Yaptık da, ters geldik geyiğe. Cumartesi akşam, evin işlerini bitirdikten sonra huşu içerisinde oturdum çalışma masama. Pencerenin perdesini açtım, önümde 12” lik kuzum bilgisayarım, karşımda çisil çisil yağmur, masada bir kupa dolusu çay. Kocam (haha ne garip şu ‘kocam’ lafı), içerdeki koltukta kedi gibi bezmiş, gömülmüş battaniyenin altında. Önüne çektiği sehpada onun bilgisayarı.Öyle mutlu bir nerd aileyiz yani. Ebay’de izlediğim açık arttırmaların bitmesine bi saat kalmış. Saat gece 12. Açık artırmanın bitişini beklerken blog yazmaya niyetlenmişim, bi yandan da uzun süredir entry girmediğim Ek$i sozluge meyil etmişim. Mutluluk sarmış dört bi yanımı.

Derken güüüümbüüüür diye çakıyor bir şimşek. Voltaj şöyle bi kıpraşıyor. Hemmen akabinde, kesiliyor benim internet. “Aha” diyorum, “internetler kesildi bey, koş!”.“Kedidir kedi!”, tonlamasında, “Yağmurdur, yağmur!”, diyor. Ben, ufak bir umut ışığı arayarak çift-tıklıyorum kablosuz bağlantı ikonuna. I—ıh. “Yalnızca yerel” diyor salak Vista. “İyi”, diyorum. Eranın koltuğuna gidip sızıyorum battaniyesinin kenarından ayak ucuna. “Yaw internet yok, naapacaz?”, diyom.Aman ben senin kadar bağımlı değilim internete!”, diyor. “E o zaman neden hâlâ önünde bilgisayarla oturuyon? diye soruyorum, ık mık diyo ama hâlâ benim internet bağımlısı olmamla ilgili kelâmlara devam etmekte. Sesler benden yavaş yavaş uzaklaşıyor. Ebay’de açık arttırmalarımın bitmesine dakikalar kalmış, bende internetler kesik (sular kesik der gibi bu ne böyle yaa). Kaptırıyorum japon bi karıya toplu kozmetik arttırmasını. Üstelik free shipping’di ürünler. Pofff.

“Internetler daa sabaha kadar gelmez herhal, gel Eran yatalım”, diyom. Onun da uykusu gelmiş zaten, yaldırı haldırı, koltuktaki standby halinden, yatakta uyku moduna doğru geçiyoruz. Gece rüyamda Ebay’de arttırmamı elimden alan adi Japon var. “Allığın çok güzel, bana da versene” diyorum, nanik yapıyor gavur.Sonra fark ediyorum, Eran yorganı altına almış, dolma yapmış kendini. Benim diil k.ç nahiyelerim, her tarafım açıkta, zangır zangır titriyorum. Bi hışımla asılıyom yorgana, sonra da ayaklarımı Eran’ın ayaklarının arasına sokuyom. Biraz ısınıyom, tekrar uykuya dalıyom.

Bu sefer rüyamda blog var. Günde yirmibin tekil ziyaretçi almaya başlamış. Herkes yorum yapıyo felan ama benim evde internet olmadığı için yorumları okuyamıyom. Çıldırıyom böyle. Derken birden hortladım. Gidip mutfaa, dünden yarım bıraktığım tatlıyı çaktırmadan yiiim dedim, mutfağa gelince saate baktım, ana sabah olmuş! Saat 6! Pazar günü saat 6’da hiç zorlanmadan kalkmışım! Oysa günlerden Pazartesi olsa, üç tane telefon çalar evde, beni bu saatte kaldırabilmek için. Tatlıyı yemekten vazgeçiyorum. Zaten dolapta durmaktan sulanmış, iştahımı kapatıyor. Atıyom tabağı lavaboya. Eran kalkınca çay koyarım diye düşünüyom.

Sonra koşa koşa bilgisayara, bebeğime, guzuma gidiyom. Sabah oldu yaw, düzelmiştir artık internetler.Modeme bakıyom, ışıklar yerinde. Açıyom bilgisayarı, Ebay’e girmezsem çıldırcam, bi ümit kazandım mı açık arttırmayı acaba diye Sadece yerel” diyor Vista. “n...a....ssını navradını  ” diye şarkı söyleyip, Pazar sabah saat 6.15’de, bir işe yaramayacağını bildiğim 444’lü destek hattını arıyom:Günaydın X Bey, ben manyağın tekiyim, Pazar sabah 6.15’te internete girmezse ölecek hastalığına tutuldum, gelin yapın şu interneti n’ooolur”, demeye utandığımdan kafamda plan yapıyorum. Çağrı merkezindeki adama, “Ben japon iş adamlarıyla telekonferans yapcaktım, kusura bakmayın saat farkından dolayı da bu saatte aradım da internetler de sorun mu var acaba?” ayağı çekip kendime önemli bi hava versem acaba rezil olmaktan kurtulur muyum diye düşünüyorum.

Amaaan, biri açarsa zaten vardiyalı çalışıyolar demektir, adam en fazla arkamdan manyak ucube der geçer”, diye karar verip basıyorum dört dört dört.Yapılan kontrollerden sonra, ADSL hattımda sorun olmadığını, voltaj inip çıkmasından dolayı benim modemin fabrika ayarlarına döndüğünü öğrenip bir oh çekiyorum.Yaparım lan ayarlarını, ne var”, diyorum. Yaparım da, lan kaçla giriliyodu bu modemin kontrol paneline? 224...12.. Yok neydi bu adres yaa?Kullanım kılavuzunu arıyom ama nafile. Yeni ev, yeni eşyalar derken evdeki tüm ıvır zıvırları attığımı hatırlıyorum. Kılavuz dahil.

Yıllardır ilk kez, 146 ile internete giriyom. Tanrım, o modem sesini duymayalı ne çok olmuş! Gençliğim bu ses eşliğinde geçti. Bir nesli, bu ses manyak yaptı zaten!Derken buluyorum benim modemin destek sitesini. Kullanım kılavuzunu indiriyorum. İndiriyorum da, bitmiyor! 1 MB’lık bir pdf dosyası tam yirmi dakikada iniyor! Gözünü sevdiğmin broadband interneti. O sırada Eran uyanıyor. “Ben senin gibi internet bağımlısı değilim” yorumları eşliğinde, salon koltuğuna gidip bilgisayarını açıyor. Neymiş, o bağımlı diilmiş internete de bıdı bıdı. “İyi”, diyom, “tamam, sen bağımlı değilsin!.Başarıyom modemin kontrol paneli IP’sini bulmayı. Şifre soruyo. Default şifre olan hedehodo’yu giriyom. Wrong password. Hay @@!!# Her platformda baş gösteren paranoyaklığımı hatırlıyorum. Kimse hiç bi yere ulaşamasın diye yirmi üç karakterlik koyduğum modem şifresi... Sabahın 8’inde, 12 saatlik internetsizlik sonrasında aklıma gelmiyor.Her türlü kombinasyonu deniyorum.. I-ıh.Bi reset de ben atıyom modeme.Hah, default password çalıştı. Ayarlağı yapiym PPPoE falan derken, ttnet adsl şifremi soruyor sistem. Anaaam o neydi? HATIRLAYAMIYORUM. 750 farklı kombinasyon denedikten sonra onu da tutturuyom.Bismillah. Resetliyom bilgisayarı.“Sadece yerel!” diyor Vista. Vista-modem uyuşmazlığını hatırlıyorum. Yeniden 146 ile dıtdıt bağlanıyom internete. 675 KB’lık firmware upgrade dosyasını indirirken, çay bardağını bilgisayara doğru düşürüyorum!!!!!12”lik kuzumun, A harfinden içeriye doğru çay damlacıkları süzülüyor. Çığlıklar eşliğinde bağırıyom Eran’a: “Senin yüzündeeeeğğğğnnn!”.Yavrum “neden benim yüzümden yaw?” demiyo da, silmeye başlıyo benim kuzuyu. Internetsizlik artık başıma vurmuş. Zaten karnım da ağrıyo.Kuzuyu çaydan arındırıyoz. Çok şükür henüz çalışıyo. Bilmem ilerki günlerde oksitlenme yapar mı.

Gerzek firmware dosyasını indiriyom. Bu dosyayla modem-vista arasındaki sorun çözülecek. Güncelliyom modemin firmware’ini.ÇAT! Modemdeki bütün ışıklar sönüyo!Buyur burdan yak. Artık modem de öldü!Internetsiz bir gün daha! Koca bir gün! Dayanamicam. Hem de Pazar günü.
Meydandaki TEKNOSA’dan modem alalım hadi n’olur diye yalvarıyom Eran’a.“Bende fazla var, getiririm yarın, 150 lira battı mı?”, diye cevaplıyor. “Battı”, demek istiyom, diyemiyom. “BiPazar da internetsiz kalıverelim”, diyor. Haklı, haklı da, mideme giren ağrılar ne olacak? Internetsizlik beni etkisi altına çoktan aldı!Çay koyup, krep yapıyom kafam daalsın diye. Kahvaltıda da bi bölüm How I Met Your Mother izliyoz.Yok, internet yok! Öğlen oldu. Kendimi temizliğe veriyom gün geçsin diye. İşe gitmeyi hiç bu kadar istememiştim.Öğleden sonra yürüyüşe çıkıyoz. Üç-dört saat de öyle geçiyor.Akşam eve gelince balık yapcaktık. Mutfağa giriyom. Bi kaç saat de; yemek hazırlama-pişirme-sofra kurma-toplama-yemek sonrası çay koyma kısmıyla geçiyor.“Film izleyelim bari” diyoz. “The 40 Year Old Virgin” i atıyoz USB’ye. Eran’ın cipsinin içinden “bu kodu internet sitemize gir, çekilişe katıl” kuponu çıkıyo.

“Her yerde internet var.. Kalbim senin bu gece...” çınlıyo kulaklarımda.Ben de ütü yapmaya karar veriyorum, ki doğru bi kararmış. Üç saat de öyle geçirip yatıyorum.Yağmur yağdı, böyle oldu.Derken, zar zor kalkıyorum 6:15’te. 07.00’da servise biniyorum.08.00’da ofiste, 22”lik güzide monitörümü açıp, iki kez kontrol ediyom LAN ikonunu.Derken. ebay dot com.Tanrım, sonunda!Allah o japon karıyı bildiği gibi yapsın! Kaptı rujlarımı! Unutmazsa Eran bugün ondaki ikinci modemi getircek. Umarım çalışır.Çok fenayım be blog!